Dr. Saadet Gök, ilişkilerde ve evliliklerde 'biz' olabilmenin önemini yazdı.

İLİŞKİLER VE EVLİLİKLER

Evlilik yolculuğunda atılan adımlarda her çiftin temennisidir bir yastıkta yaşlanmak. Fakat bu yolculukta karşılaşılan nice farklı kilometre taşları bulunuyor. Hayat inişli çıkışlı, kimi zaman dalgalı kimi zaman fırtınalı bir deniz. Evlilik gemisinde olduğunda bu yolculukta ilerlerken, bir yandan gemiyi rotada tutup bir yandan manzaranın tadını çıkarmak pek de kolay olmayabiliyor. Çok heyecanla başlıyor her şey, herkes peri masalında sanıyor kendisini. Sonra sorumluluklar artıyor, her gün o kişiyi gri pijamasıyla görünce belki de büyüsü kaçıyor ???? aslında. Her şey beklentilerde bitiyor. Her dönemin kendine göre heyecanı, kaygısı, mutluluğu farklı renklerde. Burası görülebilse belki daha farklı olacak.

Evliliği besleyen konulara baktığımızda duygusallık, cinsellik, paylaşım, güven, empati temel başlıklar arasında. Evlilik havuzunu tek bir musluktan doldurmak mümkün değil, aslında hem hepsi birbirinden bağımsız hem de çok iç içe. En temelini güven ve güvende olmak hissiyatı doldurmalı. İnsan doğası gereği de güvende hissetmediği yerde kalması mümkün değil. Güvende alınan değil verilen bir duygudur. İlişkiler sizin nasıl hissettiğinizle çok bağlantılıdır. Her ilişkinin dinamiği farklıdır, her ilişkideki doğrular ve yanlışlar kişiler gibi bireyseldir aslında.

Sen ve ben evlendik biz olduk. Burada sen ve beni koruyup biz olmaya çalışmak daha sağlıklı ve sürdürülebilir olandır. İki kişilik yalnızlık gibi aslında kulağa güzel gelen sözlerin devamı o kişinin ayrı ayrı yalnızlığı olabiliyor. Toplumumuzda ben olmak ve bencil olmak arasındaki ince çizgi karıştırılabiliyor. İlişkiden öncesinde de ne yapmaktan hoşlanırdım, hayallerim nelerdi, arkadaşlarımla neler yapardım buraları da iki tarafın da unutmaması lazım. Her ikisinin biz olduğu dünyayla beraber ben olabildikleri de bir alanlarının olması gerekir. Sağlıklı olan ‘biz’i mutlu eden de burasıdır. Kişilerin bireysel mutlulukları olmadan çift olarak mutlu olmaları da zordur. Bu nedenle sürekli sormak gerekir, nasılsın, nasıl hissediyordun diye.

Günümüzde gelişen teknoloji, iş ve yaşam stresleri, kendini fark ettirebilme gibi kaygılardan dolayı kişiler enerjilerini evliliklerine kanalize etmekte zorlanabiliyorlar. Birbirlerini, karşısındakinin durumlarını fark etmeleri zor olabiliyor. Tatsız, olumsuz ya da iki uçlu duyguları bazen bilincinde olmadan örtbas etmeye çalışabiliriz. Bu duygular eninde sonunda gün yüzüne çıkacaktır. Baskı altında tuttukça büyüdüğünü, tam da suları durultmuşken ortaya çıktığını görürüz. Sorunları daha küçükken çözmemiz gerekir. Unutmamak gerekir ki ertelenen her şeyin gücü artar. Bazı şeylerin gücü kendi özelliğinden değil, ertelendikçe güç kazanmasından gelir.

İyi hissettiren duygularınızın çok olması dileğiyle :))

                                                                                                                                Dr. Saadet GÖK

                                                                                                                      Instagram: ailenizinhekimisaadet